GS Grand Seiko

Spring Drive'ı Grand Seiko için rafine etmek

Tatsuo Hara, Seiko'nun Shiojiri'deki Epson tesisinde yirmi yıldır Spring Drive ile yatıyor, Spring Drive ile kalkıyordu. Yeni makinenin 1997 yılındaki doğumundan Grand Seiko için geliştirilmesine her aşamasıyla ilgilenmişti. Elle kurmalı ilk versiyonun üretilmesinin ardından da çalışmaları devam etmişti. 2002 yılına gelindiğinde Hara artık Spring Drive'ı bir üst seviyeye çıkarmak, otomatik versiyonuna kavuşturmak için çalışacak takımın başındaydı.

Spring Drive'ı bu kadar etkileyici kılan özelliği zembereğin sadece ibreleri hareket ettiren çarklara değil, aynı zamanda çok ufak boyutta bir güç üretecine de enerji sağlaması. Üretilen elektrik gücü kuvars içeren bir entegre devreyi, devre de kristalden gelen sinyalleriyle ibrlerin hareketini düzenleyen elektromanyetik freni etkinleştiriyor. Tamamen yeni regülatör sayesinde eşapman ihtiyacı ortadan kalkıyor, Spring Drive'a özel tık veya titreme olmayan akış hareketi ortaya çıkıyor. Hareket, tıpkı doğanın yaptığı gibi zamanı akıcı, sürekli ve sessiz biçimde gösteriyor.

Tatsuo Hara (solda) ve Eiichi Hiraya (sağda) Seiko Epson'da çalışan saat mühendislerinden. Spring Drive'ı Grand Seiko'da kullanmaya uygun hale getiren ikili, makinenin teknolojisinin, fonksiyonlarının ve performansının geliştirilmesinden sorumlu.

Grand Seiko'ya özel, 9R ismi verilecek yeni makinenin geliştirilemsi sırasında Hara ve takımının üstesinden gelmesi gereken üç zorluk vardı. İlki, makinenin Grand Seiko'ya layık olması için 1997'de üretilen orijinal makineden 24 saat daha yüksek, 72 saatlik bir güç rezervine sahip olmasına karar verildi. İkincisi, tüm Grand Seiko makineleri gibi otomatik olmasıydı. Üçüncü ve son olarak da Kalibre 9R'nin gelecekte yapılacak GMT ve kronograf gibi ekleme ve geliştirmeler olanak sağlayacak bir platform yaratmasıydı. Çıtayı çok yükseğe çıkaran bir hedefti.

Daha büyük bir tulumba kullanarak güç rezervini artırmak kolaydı ancak bu, kasanın inceliğinden ödün verilmesi demekti. Takım, tulumbanın boyutunda veya zemberekte bir değişiklik yapmadan bunun bir yolunu bulmaya karar verdi. Zembereğin verimliliğinin yüzde elli artırılması gerekiyordu. Hara ilk Spring Drive'ın üretiminde de çalıştığından bunun aşılması ne kadar zor bir sorun olduğunu biliyordu. Diğer yandan da tüm tecrübesi, sorunu çözmenin yolunu açıkça gösteriyordu. Çark sisteminin verimliliğini arttırdıkları takdirde sürtünmeden kaynaklanan güç kaybını azaltabilirlerdi; böylece takım çarklardaki her bir dişliyi tek tek cilalamaya koyuldu. Bu yöntem işe yaramıştı. Çark dişlilerinin cilalanması sayesinde sürtünme oldukça azaltılmıştı. 72 saatlik güç rezervi hedefine ulaşılmıştı.

Şirketin geleneksel mekanik saatlerdeki engin tecrübesi, otomatik kurma sistemi sorununun çözümünü de sunmuştu. 1959 yılında Suwa Seikosha (günümüzde Seiko Epson), Magic Lever ismini verdiği, basit ama yenilikçi bir otomatik kurma mekanizması yaratmıştı. Kompakt olması ve verimliliği sebebiyle Hara ve ekibi bu mekanizmayı kullanmaya karar verdi ama ilk denemelerde hedefin çok uzağında kalındı. "Mekanizmanın kendisinde bir sorun yoktu," diye hatırlıyor Hara. "Sorun yaşam tarzındaki değişikliklerdeydi. İnsanlar kollarını eskisine kıyasla çok daha az hareket ettiriyordu." Takım bu sebeple Magic Lever sistemini daha da yüksek kurma verimliliği sağlaması için yeniden tasarladı. Grand Seiko Spring Drive için belirlenen standarda ulaşılmıştı.

Spring Drive Kalibre 9R86'nın bir prototipi. Kronometreyi kontrol eden kolon çarkı saat 9 pozisyonunda görülebiliyor. Makineyi oluşturan 400'den fazla parça, 3 mm'den küçük çaplı bir alanın içine sığıyor.

Sıradaki hedef, makineye daha fazla özellik eklenebilecek bir platform olması için adapte edilmesiydi. Hedefin GMT özelliğine sahip bir Spring Drive kronograf olduğuna karar verildi ve bu amaçla özel bir takım kuruldu. Takımın başındaki isim saat mühendisi Eiichi Hiraya'ydı.

Hiraya'nın ilk Grand Seiko kronograf için amaçladığı şey çok basitti. Amacı "dünyanın en iyi kronografını yaratmaktı, çünkü ancak bu şekilde Grand Seiko'ya yakışır bir kronograf olurdu." Çıtayı bu kadar yukarı koyabilmesinin sebebi, şirketin süre ölçümünde zaten dünya lideri olmasıydı. Suwa Seikosha, Tokyo Olimpiyat Oyunları için yeni nesil el kronometreleri üretmesinin yanında Japonya'nın ilk mekanik kronograf saatini 1964'te, dünyanın ilk dikey kavramalı otomatik kronografını ise 1969'da üretmişti.